Aslı'nın "Mustafa" ile Görüşmesi

Aslı Koyucu, Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar yüksek lisans öğrencisi olarak 2016 güz döneminde kendini trans ve Kürt olarak tanımlayan biriyle sözlü tarih görüşmesi yaptı. Görüştüğü kişinin aynı zamanda baba tarafından Ermeni, anne tarafından ise Alevi kökenleri bulunuyor.

Proje ödevinde Aslı şöyle anlatıyor:

"... Ermeni ve Kürt kimliklerinin son dönemde tekrardan birlikte anılmasını da bu açıdan oldukça anlamlı buluyorum. İkisi de Türkiye’de birer azınlık grubuna tekabül eden Ermeni ve Kürt kimlikleri, hem ortak ve/veya benzer geçmiş deneyimlere sahip olmuş hem de zaman zaman birbirleri içerisinde geçişlilikleri beraberinde getirmiştir."

Aslı'ya göre görüştüğü kişi trans kimliğini ifade etme yollarını ailesinin çok kimlikli yapısıyla birlikte ele alıyor. Genel olarak kimlikleri verili ve sabit etiketler olarak almaması, daha çok kimliklerin tercih edilebilir şeyler olduğunu ifade etmesi açısından da görmek oldukça önemli. Kürt olmak kendisine bir tercih gibi öğretilmese de şu an "Mustafa", bu kimliği sahiplenmeyi kendi tercihi olarak değerlendirdiğini ifade ediyor. Yani iki kimlikle birlikte yaşamaya çalışıyor: bir tercih olarak sahiplendiği trans erkek kimliği ve 'tercih gibi öğretilmeyen' Kürt kimliği.

"Mustafa"ya göre Ankara'daki ailesini ziyaret etmek için yaptığı uzun yol otobüs yolculuklarında sıkça sorun yaşıyor. Türkiye'deki otobüslerde erkekler erkeklerin yanında, kadınlar ise kadınların yanında oturmak zorunda ve yasal cinsiyet kimliği kadın olan trans bir erkeğin yanına oturan kadınlar buna tepki gösteriyor. "Mustafa" buna çözüm olarak Türkiye'deki Kürt şehirlerine giden otobüslerini tercih etmekte bulmuş, böylece yanına oturduğu Kürt kadınlarının onu daha az dışladığını düşünüyor.

Görüşmeden:

“Şöyle... Ben şeyi hissediyorum ııı... bence... yakıştırmıyolar... o nedenle rahatlıyolar... bi de... yani burdan işte... bir doğu... iline giden bir teyze... kendisiyle beraber aynı ile yolculuk eden başka bir insan yani... batıdan doğuya gidiyo... o da batıdan doğuya gidiyo işte... üniversite öğrencisi birazcık marjinal... buna indirgiyo yani.”

"Hepsinin (kimliklerin) çok uydurma olduğunun çok net bi kanıtıyım bence... yani hiçbirinin bi anlamı olmadığının... yani... bazı şeylerin politikasını yapabilmek için evet bazı... kimlikleri sahiplenmek gerekiyo... ama yani bu kimlikleri sahiplenmek bizi özgürlüğe mi götürüyo yoksa bizi o kimlikler çerçevesinde sınırlıyo mu... mesela ben İstanbul Üniversitesi’ne ilk geldiğim zaman... ııı öteki olmanın güzel bişey olduğunu öğrendim... yani biz Antep’teyken öteki olmak güzel bişey değildi işte... Kürt olmak çok kötü bişeydi mesela... Kürt olduğumuz için dayak yediğimiz var işte ya da işte... kimseye demezdik biz Kürdüz diye ama... İstanbul Üniversitesi’ne geldiğim zaman şeyi fark ettim... Kürtsen... seni seviyolar..."

Bu projede görüşülen kişi anonim kalmayı tercih etmiştir.